“Verilen mücadele bir kuru iktidar kavgası değil”
AK Parti Çorum 7. Olağan İl Kongresinde konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, verdikleri mücadelenin kuru bir iktidar kavgası olmadığının altını çizerek, “Sanki bu kavga sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın kavgasıymış gibi kasıtlı gösterilmeye çalışılıyor, birileri sürekli Recep Tayyip Erdoğan’a saldırarak, tek adam diyerek, ‘sözde cumhurbaşkanı’ diyerek Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde verilen millet mücadelesini perdelemeye çalışıyor.” dedi.
Kongrelerin AK Parti’nin hem bir demokrasi şenliği hem de istişare günü olduğunu belirten Ünal, “Burada istişare için toplandık. Kongreler bize kim olduğumuzu, sorumluluklarımızı ve ne yapmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatır. Siyasetin bir parçası olarak bugün bu kongrede bulunan, AK Parti’de siyaset yapan her bir kardeşim, biz siyaseti ne için yapıyoruz? Siyasetin görevi ve amacı nedir? Biz bu siyaseti kuru bir iktidar kavgası için mi, heva ve hevesimiz için mi yoksa bu siyaseti kendi irademize, millet iradesine sahip çıkmanın bir gereği ve sorumluluğu olarak mı yapıyoruz? Bu siyaseti kendi irademize, millet iradesine sahip çıkmanın gereği olarak yapıyoruz. Siyaset kurumu öncelikle kendi iradene sahip çıkma işidir. Siyaset, sandıkta aldığınız emaneti, millet iradesini devlet yönetimine yansıtır. Millet iradesiyle devlet yönetimini sağlamaktır. O yüzden TBMM duvarında ‘Egemenlik; kayıtsız, şartsız milletindir’ yazar. Egemenlik, karar verme hakkına sahip olmak demektir. Bir kimsenin egemen olarak nitelendirilmesi, öncelikli olarak istisnai olana karar verme hakkı demektir. Bu hak sadece ve sadece millete aittir.” ifadelerini kullandı.
“Birileri hâlâ darbeleri, demokrasiye müdahaleyi ima ediyor”
Birilerinin hâlâ darbeleri, demokrasiye müdahaleyi ima ettiğine dikkat çeken Ünal, “Milletin seçtiği Cumhurbaşkanına sözde deme cesaretini gösteriyor. O halde bizim verdiğimiz millet iradesine sahip çıkma mücadelesini daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Bu siyaseti daha güçlü yapmamız gerekiyor. Unutmamamız gerekiyor. Unutursak irademizi ve özgürlüğümüzü bir anda elimizden alırlar. Bizim 1960’ı, 12 Mart muhtırasını, 12 Eylül darbesini, 28 Şubat’ı, 27 Nisan’ı unutmamamız gerekiyor. Biz bunları hatırlamak istedikçe kimler rahatsız oluyorsa o zihniyet darbeci zihniyettir. Çünkü bu milletin iradesine sahip çıkması için bu darbeleri unutmaması gerekiyor. 12 Eylül’de 650 bin kişi sistematik işkenceden geçti. 28 Şubat’ta yaşadıklarımız hala aklımızda, kalbimizde. Ve biz unutursak 15 Temmuz gecesi çıplak elleriyle bu devleti tutan Erol Olçok ve arkadaşlarına nasıl hesap verebiliriz? Onlar o gece millet iradesinin tecelli etmiş haliydiler. Onlar o gece canları pahasına meydanlara çıktılar. Onlar o gece canları pahasına özgürlüklerini, millet idaresini korumak için canlarını verdiler, kanlarını meydana döktüler. O gece Erol Bey, bu gece uzun olacak, bizim, milletin meydanlarda olması gerek diyordu. O gece beni aradı, hocam ben çıkıyorum dedi. Bizim diyecek bir şeyimiz yoktu. Biz de sokaktaydık” diye konuştu.
“Bu yılanları, bu çıyanları iyi tanıyın, bunları unutmayın”
Konuşmasında Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik ağır ithamlara da tepki gösteren Ünal, şunları kaydetti:
“2003 yılı Cumhuriyet Gazetesi’nin manşeti ‘Genç subaylar rahatsız’. Arkasından Cumhuriyet Gazetesi’nden ‘Tehlikenin farkında mısınız?’ kampanyası. Arkasından ‘Ordu göreve’ pankartları. Arkasından ‘Ordumuzun karşısında saygıyla eğiliyoruz’ açıklamaları. Peki darbe yapmasını istedikleri ordunun karşısında saygı ile eğilenler bugün Libya’da, Suriye’de, Azerbaycan’da tarih yazan ordumuza neden satılmış diyorlar? Ordu darbe yaptığı zaman saygıyla eğiliyoruz. Ama ordu Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Azerbaycan’da gerçek görevini yaptığı zaman bunlar ne diyorlar? Satılmış ordu diyorlar. O yüzden bu yılanları, bu çıyanları iyi tanıyın. Bunları unutmayın. Bunların kim olduğu unutulursa koyun postuna girmiş çakal oldukları unutulursa yeniden 15 Temmuzları yaşarız. Biz siyaseti millet iradesine sahip çıkmak ve millet iradesini egemen kılmak için yapıyoruz. Onlar siyaset yapmıyorlar. Onlar bu milletin kendilerini iktidar yapmayacağını biliyorlar. Geçenlerde bir anketçi diyordu ya sabah 25, akşam 25. Bunların iflah olmak gibi bir derdi yok. Bunların derdi demokrasiye müdahaleye zemin hazırlamak. Huzursuzluk çıkarmak. Meşruiyet tartışması çıkarmak. 17-25 Aralık’tan sonra ne dediler bizim başaramadığımız Fethullah ve ekibi başardılar. Bunlar 17-25 Aralık’tan sonra ne dediler? 17-25 Aralık operasyonunu yapanlara ‘devletin vicdanı bu operasyonu yaptı’ dediler. Bunların terör örgütü olduğu ortaya çıktığında Kemal Kılıçdaroğlu ne dedi biliyor musunuz? ‘Bu yaşanan bir sivil darbedir’ dedi. 15 Temmuz’dan sonra 20 Temmuz’da TBMM darbecilerle mücadele etmek için olağanüstü hal kararı aldığında TBMM’nin bu kararına Kılıçdaroğlu yine sivil darbe dedi. Peki darbeye ne dedi? Darbeye de tiyatro dedi. Kontrollü darbe dedi. Verdiğimiz mücadele kuru iktidar mücadelesi değil. Bu milletin iradesini emanet alan bizlerin, Cumhurbaşkanımızın dediği gibi ölümüne o mücadeleyi koruma mücadelesidir. Bunu unutmayalım.”