Çorum’da 40 yıldır faaliyet gösteren bir otomobil firması sahibi, yıllarca alın teri dökerek kazandığı birikimini imza atmadığı bir senet karşılığında elinden gitmesine isyan etti. Firmasında 80’e yakın kişiyi istihdam eden iş adamı, şimdi başına gelen bu tatsız olayın başkalarının başına gelmemesi için sesini duyurmaya çalışıyor.
Bundan bir ay önce taşınır ve taşınmaz tüm mal varlığına haciz ve banka hesaplarına da bloke konulduğunu öğrenen iş adamı Serdar G.’nin konuyu araştırdığında karşısına 6 milyon 200 bin TL tutarında sahte bir senet çıktı.
Bu durum karşısında şaşkına dönen iş adamı, hemen avukatıyla görüşerek konuyu paylaştı. Daha sonra kendisinin böyle bir borcu olmadığı ve firmasının geleceği için mağduriyetinin giderilmesini istedi.
Çorum’dan herhangi bir sonuç alamayan iş adamı dava yeri olan İstanbul’a giderek görüşmeler yaptı ancak yine bir sonuç elde edemedi. Tek çözümün dava açması gerektiği ve bu davayı açmak için olmayan bir borca karşılık 2 gün içerisinde yaklaşık 9,5 milyon TL teminat yatırması gerektiği, bu meblağı da temin edemeyeceği için karşı tarafın avukatıyla muhatap olmak zorunda kaldı. Avukatla görüşen iş adamı, avukatın senedin kendisine ait olmadığını söylediğini ve mafya ağzıyla kendisinden senedin yasal faizleriyle birlikte 10 milyon lira talep ettiğini kaydetti.
Karşı tarafın avukatı, bu parayı ödememesi halinde malları üzerindeki ihtiyati haciz kararını kaldırmayacağını beyan etmesi üzerine iş adamından 6 milyon 200 bin TL yerine 4 milyon TL ödemesini ve bu konunun burada kapanmasını istedi. Firmasının batma tehlikesini göze alamayınca 2 milyon nakit ve 2 milyonluk liralıkta vadeli çek imzalayan iş adamı şimdi ise mağduriyetinin giderilmesi için devlet büyüklerinden ve mahkemelerden yardım istiyor.
Düzenlenen sahte senetle hem tüm malvarlığına el konulmasının hem de haczin kaldırılması için teminat istenmesinin akla ziyan olduğunu kaydeden iş adamı, bu gelişmeler üzerine senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını belgelemek için senedi Ankara’da kriminal laboratuvara göndererek teknik uzman mütaalasını talep etti. İş adamının geriye dönük işlemlerde kullandığı 16 belgeyi inceleyen kriminal laboratuvardan imzanın kendisine ait olmadığını belgeledi. Senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını başından bu yana bilen iş adamı, şimdi önümüzdeki aylarda ödenmesi gereken çekleri nasıl ödeyeceğini ise kara kara düşünüyor.
İş adamının Avukatı Emre Renda, “Bu yolla kişinin tüm mal varlığına el konulabildiğini ve borçlandırılan kişinin tek yapabileceği şeyin ise menfi tespit davası açmak ya da imzaya itiraz yolunu seçmek olduğunu ifade etti.
Menfi tespit davasının açılabilmesi veya haczin kaldırılması için yüzde 115 oranında kanunda öngörülen bir teminatın söz konusu olduğunu belirten Emre Renda, “Böyle bir durumla karşılaşan kişiler bu teminatı kısa sürede bularak dava açamamaktadır. İmzaya itiraz noktasında ise yüzde 15 teminat söz konusudur. Ayrıca dava açılsa bile haciz ve yakalama işlemleri de devam etmektedir. Haciz ve yakalamalar devam ederken, mahkeme süreci de yaklaşık 3-4 yıl kadar sürmekte, buna ise borçlandırılan kişiler ekonomik olarak dayanamamaktadır. Böyle olunca kişiler mecburen karşı tarafla anlaşarak senette yazan meblağı ödemek zorunda kalmaktadırlar” dedi.
Bu konu ile ilgili 10’larca kişinin mağduriyet yaşadığına dikkat çeken Avukat Emre Renda, “Bu konu sadece Çorum’da karşımıza çıkmıyor. Özellikle Samsun, Kayseri ve Ankara illerinde sıkça görülmektedir. Bu şekilde kişilerin büyük meblağlar ödediğini ve sonucunda da firmaların battığına şahit olmaktayız” diye konuştu. Müvekkili olan işadamının 6 milyon 200 bin lira tutarında bir senetle karşı karşıya kaldığını ifade eden Avukat Emre Renda, “Ben müvekkilinim tüm mal varlığına haciz konulmasıyla birlikte konudan haber oldum. Kamu kurumlarına araç kiralayan müvekkilimin bu borç nedeniyle 270 aracına yakalama ve haciz konuldu. Kiralık araçları yakalanmaya başlayınca kamu kurumlarına tekrar araç tahsis etmesi gerekti. Bunu da kısa sürede yapamayacağı için kurumların teminat mektuplarını bozdurma ihtimali de oluştu. Bu nedenle karşı tarafla anlaşma yapmak zorunda kaldık.
Anlaşma yoluna gitme sebebimiz Türkiye’de yargı sisteminin yavaş yürümesi ve mahkemelerin çok uzun sürmesidir. Karşı tarafın avukatı ile görüştüğümüzde, bize 4 milyon liralık bir ödeme yapmamız halinde ihtiyati haciz kararını kaldıracaklarını söyledi. Bizden talep edilen 4 milyon liranın 2 milyon lirasını peşin, kalan 2 milyon liralık bölümünü de vadeli olarak ödememizi istedi. Araçların üzerindeki ihtiyati haciz kararının kaldırılması için bu anlaşmayı kabul etmek zorunda kaldık. Söz konusu ödemeyi yaptığımız zaman icra dairesindeki senedin aslını bize vererek ihtiyati haciz kararını kaldırdılar. Biz bu senedi aldıktan sonra Ankara’daki bir kriminal laboratuvarına gönderdik. Söz konusu senet üzerindeki imzaların müvekkilime ait olmadığı tespit edildi. Bu gelişme üzerine Cumhuriyet Savcılığına başvurarak, resmi evrakta sahtecilik yapmak ve kendilerine verdiğimiz 2 milyon lira tutarındaki çeklere tedbir kararı alınması için talepte bulunacağız. Türk adaletine güvenimiz sonsuzdur. Müvekkilimin daha fazla mağduriyet yaşamaması için elimizden ne geliyorsa yapacağız “dedi.
Hiç kimsenin bu kadar büyük bir meblağda ve 1 ay gibi kısa bir süre için senet düzenlemeyeceğini, bir yıl öncesinin tarihi atılan senedin bugüne kadar neden tahsil edilmediğini soran iş adamı Serdar G. ise “Senedi ödememem halinde ticari hayatım sona erecekti. Çünkü taşınır ve taşınmaz tüm mal varlığıma haciz ve banka hesaplarına da bloke konulmuştu. 2 milyon lira tutarındaki vadeli çekleri de ödemem durumunda 40 yıllık birimim heba olacak ve 80 personelimizin iş akdine son vermek zorunda kalacağım. Para bu kadar ucuz kazanılmıyor. Yıllarca emek verdiğim birikimimin bir kumpas sonucu elimden gitmesine gönlüm razı değil” ifadelerine yer verdi.